PR ve medya prodüksiyon şirketi MBG, fotoğraf kabini fikrini ilk düşündüğünde takvimler bahar 2016’yı gösteriyordu. Bir girişim, keşiflerle dolu gerçek bir seyahate dönüştü.
Jörk Schüßler, Marketing Director EMEA, Citizen Systems EMEA Pazarlama Müdürü Jörk Schüßler, en son blog yazımızda bu alışılmadık hikayeyi Operasyon Müdürü Steve Gibbs ile konuştu.

Jörk Schüßler: Merhaba, Steve. Sizinkisi gerçekten muazzam bir hikaye. İlk fotoğraf kabininizi neden ürettiğinizi biraz açıklar mısın?
Steve Gibbs: (Gülüyor), Aslında bu, kaza eseri gerçekleşti. Bir müşterimiz, katılacağı bir fuarda müşterileri standına çekmek ve ayrıca pazarlamada kullanılmak üzere bizden bir strateji geliştirmemizi istedi.
Bunun üzerinde çok düşündük ve yoğun bir süreç sonunda en iyi çözümün bir fotoğraf kabini olacağına karar verdik. ‘İsteklerle’ dolu bir listedeki tüm şartları karşılıyordu. Fuarda insanların eğlenceli fotoğraflar (birçok aksesuar da ekledik) çekmelerini sağlamanın ve onlara ‘retro’ bir fotoğraf kabini içerisine girme deneyimini sunmanın yanı sıra, çekilen fotoğraflar üzerinde müşterinin şirketine ilişkin bilgileri de ekleme şansımız oldu.
Sadece çıktıları düşünmedik, içine fotoğrafların koyulabileceği zarflar da tasarladık. Zarf üzerinde birçok ürün fotoğrafı bulunuyordu ve müşterilerin etkinlik sonrasında kullanabilecekleri kampanya teklifleri mevcuttu. Büyük olay oldu ve sonuçları harikaydı. Müşteri etkinlikten bolca müşteri kazandı ve bu da satışlarına yansıdı.

JS: ’Fotoğraflı broşürlerin’ etkinlik sonunda çöpe atılmayacağından nasıl emin oldunuz?

SG: Biraz araştırma yaptık ve normalde diğer işlerimizde yaptığımız gibi, konsepti ilk önce ailemiz ve dostlarımız üzerinde denedik. Anladık ki, ‘normal bir broşüre’ kıyasla, kişisel bir şey kattığınız zaman insanların onu bir kenara atması daha da zorlaşıyor. O şey kişisel bir deneyim barındıran bir unsursa bunun çöpe atılması imkansıza yakın. Bizim için zor olan, ziyaretçilerin ikisini ayıramamaları için fotoğrafın zarf üzerine sağlam bir yapıştırıcıyla yapıştırılmasıydı. Zarfa sağlam şekilde yapışan fakat daha sonra çıkarıldığında fotoğrafa zarar vermeyen jel yapışkanlarından kullandık. Zarftaki ‘tebrik kartı’ stili de çok işe yaradı; fotoğrafı uygun şekilde saklarken bunu taşımak için ideal bir paket şeklinde kullanılmasını sağladı!

JS: Peki, daha modern ve açık formatta bir sistem kullanmak yerine kapalı, retro bir kabin kullandınız?
SG: Ziyaretçilere daha nostaljik bir deneyim sunarak
onları bir şekilde çocuk yaşlara götürmenin güzel olacağını düşündük. Etkinlik, Londra Uluslararası Dövme Fuarında gerçekleştiriliyordu ve ana demografinin 20-45 yaş arası ziyaretçilerden oluşacağını, bu yüzden bunun uygun olacağını düşündük.
Müşterimiz, ‘rock and roll’, ‘punk’ kitlesine yönelik ürünler üreten bir takı üreticisiydi. Fotoğraf kabininin, etkinlik ve ziyaretçiler için uygun bir stile sahip olduğunu düşündük. Konsept çok popüler oldu ve etkinliğin her gününde yüzlerce fotoğraf/broşür dağıttık.

JS: İnsanlar fotoğraf çektirdikten sonra zarfları görünce şaşırdılar mı?
SG: Evet, fiziksel bir fotoğraf alacaklarını düşünmüyorlardı. Hatta, fotoğraflarını ekrandan sosyal medya hesaplarına yükleyebileceklerini düşünüyorlardı fakat bu fonksiyonu etkinlik öncesinde devreden çıkarmıştık. Bunun yerine, müşterinin mesajını basılı medya üzerinden verebilmek için fiziksel baskıya odaklandık. Onlara (sadece) analog format sunduğumuz için bu müşterilere biraz garip geldi ancak sonunda bundan çok hoşlandılar. Kabinden çıkmadan önce herkesin baskılarını aldıklarından emin olmak için bir çalışanımız sürekli kabinde bekledi. Ziyaretçilerin, ellerinde fotoğraflarının bulunduğu zarfla kabinden çıkmaları önemli olduğundan bu süreçte baskı hızı büyük önem teşkil ediyordu. Mevcut baskı hızı olmasaydı, birçok ziyaretçi fotoğrafını almadan kabinden çıkacaktı.

JS: Yani tüm bu süreçte baskı makinesi önemli bir rol oynadı.
SG: Baskı makinesi, tüm bu sürecin kilit noktasıydı. Hız ve çalışma güvenilirliği olmadan planladığımız konsept hayat bulmayacaktı.

JS: Neden bir Citizen yazıcısı kullandınız?
SG: Sektörü araştırdık ve fotoğrafçı dostlarımıza mevcut baskı çözümlerini sorduk. İhtiyaç duyduğumuz hızlarda ‘düzgün’ baskı alabilmenin tek yolunun boya uçunma teknolojisi olduğunu öğrendikten sonra yapmamız gereken son şey markayı ve modeli belirlemekti. Birkaç web forumunundan ve sosyal medya gruplarından fikir aldık ve bizim ihtiyaçlarımız için piyasadaki en iyi markanın Citizen olduğunu öğrendik. Sadece görüntünün değil, etkinlik sonrası uzun vadeli kullanım için medya kalitesinin de yüksek olması gerekliydi. Arka ceplere veya çantalara koyulduktan sonra bile fotoğrafların kalitesi bozulmamalıydı. Yüksek seviyede güvenilirliğiyle bilinen, en üst kalitede baskı ve medyalarıyla tanınan Citizen CX yazıcısını seçtik. Her beş dakikada bir bozulan veya içinde kağıt sıkışan bir baskı makinesi aradığımız son şeydi; internette birçok korkunç hikayeyle karşılaştık. Citizen CX bizi yarı yolda bırakmadı ve ilk çalıştırıldığı andan itibaren etkinlik boyunca mükemmel şekilde hizmet sundu.

JS: Bu fuardan sonra fotoğraf kabini pazarı için üretim yapmaya devam ettiniz mi yoksa kabin şu anda bir depoda öylesine duruyor mu?
SG: Kabini daha sonra nasıl kullanabileceğimizi düşündük. Fotoğraf kabini piyasasına girmeyi düşünmüyoruz; bu bizim odaklandığımız bir iş kolu değil. Biz bir medya ve PR ajansıyız. Bununla beraber, halihazırda atölyemizde üretilmiş olan ve bir şekilde halka hizmet sağlayan
bu çözümü kullanarak pasif gelir yaratma şansına sahibiz. Fuarda ortaya çıkan heyecan ve mutluluk dolu atmosferin aniden sonlanması bizi biraz üzdü. Bunun boş bir şekilde kenarda durmasını istemedik; sevgiye ihtiyacı vardı. Ortaya konan o kadar fikir ve çabadan sonra bunu atmak büyük bir kayıp olacaktı.

JS: Peki ne yaptınız?
SG: Bulunduğumuz bölgede (Brighton), fotoğraf kabinini kullanabilecek mekanları araştırmaya başladık. Kabini, jetonla çalışacak şekilde modifiye ettik ve fuardakine benzer bir müşteri demografisine sahip harika bir bar bulunca, sahipleriyle gelirden pay alacak şekilde anlaştık. Kabin içerisinde, belirli bir süre zarfında (ay sonu gibi) çok fazla nakit kalmaması için jeton kullanmaya karar verdik. Bu şekilde müşteri, bardan jetonlarını aldıktan sonra nakit sisteme kaydediliyor ve sahibin geliri net bir şekilde görmesi sağlanıyor. Ayda bir bara gidip makineyi boşaltıyor, bar sahibiyle gelir dağılımı yapıp ayrılıyoruz.

JS: Ayda bir; teknik sorunlar yaşanıyor mu,
sıkıntı olduğu konusunda size dönüş oluyor mu?
SG: Henüz böyle bir şey yaşamadık. En baştan itibaren güvenilir bir yazıcı bulmak bizim için çok önemliydi. Citizen CX bu hizmeti sorunsuz şekilde sağladı. Bara kabini kuralı neredeyse iki yıl oluyor ve bara sadece parayı toplamak veya medyayı değiştirmek için gittik; asla bir sorun yaşamadık. Zamandan kazanmak için gittiğimizde tüm işlemleri tek seferde halletmeye çalışıyoruz. Citizen CX bizi asla yarı yolda bırakmadı.

JS: Güzel bir iş modeline benziyor. Daha fazla kabin yapmayı düşünüyor musunuz?
SG: Bu konuda bardan çeşitli istekler geldi. Özel etkinlikler için kabini kullanmak isteyen müşteriler olmuş. İlk kabini yaparken çok eğlendiğimizden bunu düşünebiliriz. İşin eğlencesi ve geliri açısından bakıldığında belki bu işe girmek faydalı olabilir. Normalde yaptığımız işlerden farklı bir sistem olduğundan düşünülmesi gereken çok fazla unsur var. Asla yapmayız demiyoruz, bu yüzden bizi takip edin.